Kumarbaz, Fyodor DOSTOYEVKİ

1.KİTABIN KONUSU :
        Genç,iyi eğitim gömüş,soylu birisi olan Aleksey İVANAVİÇ’in tek umudunu rulete bağlaması.
           
2.KİTABIN ÖZETİ :
            Aleksey İVANAVİÇ,25 yaşında özel öğretmendir.Açık sözlü,yaptığı işlerde kendine güvenen,kumara olan tutkusunu yenmeye çalışan birisidir.Çar ordusundan emekli bir generalin  akrabasıdır. Aleksey İVANAVİÇ,General’in üvey kızı olan  Polina’ya aşıktır.
            Antonida Vasilyevna TARASYEVİÇEVA,Generalin halasıdır.Büyükanne diye anılır.Çok zengindir.Beş parasız olan General onun ölmesini beklemektedir.Çünkü büyükanne Rusya’da ölüm döşşeğindedir.General,Çar ordusundan ayrılıken aldığı yediyüz rubleyi rulette kaybetmiştir.Olay Almanya’da bir kaplıca kenti olan Ruletenburg’ta geçmektedir.
General,zengin bir Fransız soylusu olan Mlle. Blanche ile evlenmek istemektedir.Mlle. Blanche,göründüğü gibi zengin bir Fransız soylusu değildir.General’le büyükanneden gelecek miras için evlenmek istemektedir.Ama herşey beklenildiği gibi olmaz.Büyükanne iyileşir ve doktorun tavsiyesi üzerine Ruletenburg’e,Generalin yanına gelir.Ayrıca Generalin Büyükannenin ölümüyle ilgili olarak Rusya’ya çektiği tegraflardan haberi vardır.
Büyükanne, Ruletenburg’e gelir gelmez rulet masasının başına geçer.Generale yaptıklarından dolayı çok kızgındır.Birkaç gün içinde parasının büyük bir bölümünü kumarda kaybeder.Generalin mirası alamayacağını anlayan Mlle. Blanche Ruletenburg’tan ayrılır.Mlle. Blanche ile birlikte bir Fransız markisi olan Degrieux’ta ayrılır. Degrieux da Polina’ya aşıktır.Polina’yı kendine bağlamak için Generale borç verdiği paranın büyük kısmını geri almaz.
Parasız kalan büyükanne ,bir İngiliz genci olan Astley’den borç ister.Astley de Polina’yı sevmektedir. Astley,Polina’ya kendisiyle birlikte gelmeyi önerir.Polina onun bu teklifine şiddetle karşı çıkar.
Aleksey İVANAVİÇ ,kumar tutkusunu yenmek istemektedir ama Polina’nın borçlarını ödemek için onun adına oynamaktadır.Tüm yaşanan kötü olaylardan sonra Polina da Aleksey İVANAVİÇ’eolan sevgisini belli eder.

3.KİTABIN ANA FİKRİ :
Kumar insana zengin hayat tecrübesi kazandırırken biryandanda korkunç acılar çekmesini sağlar.Rulet iptilasından kaynaklanan acılardır bunlar.Kumar hayatında,umutsuzluklar,tutkular,sevinçler,zaaflar,nefretler,zaferlerkısaca herşey ölçüsüz boyutlardadır.

4.ROMANDAKİ KARAKTERLER :

Aleksey İVANAVİÇ  :25 yaşında  özel öğretmen.Generalin akrabası. Açık sözlü,yaptığı işlerde kendine güvenen,kumara olan tutkusunu yenmeye çalışan birisi. General’in üvey kızı olan  Polina’ya aşık.
General  :Çar ordusundan albaylık rütbesiyle emekli olmuş birisi.Kumara olan tutkusu yüzünden beş parasız kalmıştır.
Polina  :Generalin üvey kızı. Aleksey İVANAVİÇ’I sevmektedir ama bu sevgisini saklamöaktadır.Akıllı ve ağır başlı bir kızdır.Siyah gözleri ince uzun saçları vardır.
Antonida Vasilyevna TARASYEVİÇEVA  : Generalin halasıdır. Tehlikeli bir hastalık geçirmiştir.Çok zengindir.
Mlle.Blanche  :Tanınmış bir Fransız ailesindendir.25yaşlarında çok güzel bir bayandır. Uzun boylu,geniş omuzludur.Esmer cildi ve siyah gözleri vardır.Kunaz,kuşkulu ve kustah bir kadındır.

5.KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER :

Kumar insana maddi dünya özgürlüğünün en yücesini verir. Kumar hayatında,umutsuzluklar,tutkular,sevinçler,zaaflar,nefretler,zaferler kısaca herşey ölçüsüz boyutlardadır.Dostoyevski’nin bizzat kendi yaşadığı bu tutkuları ‘Kumarbaz’da ustaca bir üslüpla dile getirmesi romana ayrı bir güzellik katmış.


6.KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ  :

Yazdığı ilk  romanın adı 'İnsancıklar'dır.İkinci romanı Beyaz Geceler ile ünlenir. Yazdığı diğer romanları :'Suç ve Ceza', 'Budala', 'Cinler', Kumarbaz' . Karamazov Kardeşler adlı romanıyla sanatının zirvesine çıkar.Dostoyevski 10 şubat 1881’de ölür.


Ölüden Mektup Var, Agatha Christie

1.KİTABIN KONUSU:
Zengin bir bayan olan Emily Arundell’in varisleri tarafındanm öldürülmesi ve özel dedektiflik yapan Hercule Poirot’un cinayet zanlısını ortaya çıkarması.

2.KİTABIN ÖZETİ:
Emily Arundell, küçük bir kasaba olan Market Basing’te oturmaktadır.Paskalya yemeği için erkek kardeşinin çocukları olan Theresa ve Charles Arunder;kız kardeşinin kızı Bella Tanios ve kocası Jacob,Market Basing’e gelirler.Theresa ve Charles Arundell ile Bella Tanios, Emily Arundell’in varisleridir.
Paskalya yemeğinin verildiği gece Miss Arundell merdivenlerden düşer.Herkes bunu bir kaza gibi göse de Miss Arundell bu olayın bir kaza olmadığını ve varislerinden birinin kendisini öldürmeye çalıştığını düşünür.Özel dedektiflik yapan Hercule Poirot’a gizlice bir mektup yazar.
Poirot, arkadaşı ile birlikte mektubu aldıktan sonra Market Basing’e gider.Ama Emily Arundell iki ay önce ölmüştür.Bütün malvarlığını varislerine değilde yardımcısı Minnie Lawson’a bırakmış olması Poirot’un ilgisini çeker.Cinayetten şüphelenen Poirot, Emily Arundell ile ilgili olan herkesi arştırmaya başlar.
Poirot,Emily Arundell’in  doktoruna gider.Doktor Miss Arundell’in karaciğer iltihaplanmasından uzun süre rahatsız olduğunu ve ölümünün normal olduğunu söyler.Doktorun hastalığı sebebiyle koku alamaması Poirot’un ilgisini çeker.Poirot,Miss Arundell’in köşküne giderek incelemeler yapar.Hizmetçiden merdiven kazası hakkında bilgi edinir.Merdivenin başında bulunan süpürgeliğe bir çivi çakılmış ve göözükmemesi için de üzerinin cila ile kaplanmış olduğunu farkeder.
Poirot,Theresa ve nişanlısı Dr.Donaldson ile görüşmeye gider.Theresa mirasın kendisine bırakılmadığı içn çok öfkelidir.Miss arundell’in hizmetcisi Miss Lawson’ın onu etkileyerek bütün mirası kendisinin aldığını düşünmektedir.Miss Lawson’ın aptal görünüşlü ama gerçekte çok sinsi olduğunu düşünür.Mirası geri alabilmek içn hertürlü yola başvurabileceğini söyler.
Poirot, Charles ile görüşmeye gider.Charles ikiyüzlü ve sahtekar bir gençtir.bütün parasını kumarda kaybettiği için sık sık Miss arundell’den para almak ister ama başarısız olur.O yüzden halasının ölmesini ve mirasa sahip olmak ister.Miss Arundell, Charles’ın bu şekilde düşündüğünü bildigi için ona yeni yazdığı vasiyetnamede bütün malvarlığını Miss Lawson’a bıraktığını söylemiştir.
Poirot, Miss Lawson ile görüşmeye gider.Miss Lawson bütün bunları planlayacak kadar zeki olmadığını düşünür.Miss Lawson kaza gecesi merdivenlerde Theresa’yı birşeyler yaparken gördüğünü söyler.Miss Lawson gece aynadan merdivenlere bakmış ve geceliğinde T.A. yazan birisini görmüştür.Ayrıca Miss Lawson daha önce vasiyetname ile ilgili hiçbirşey bilmediğini söyler.
Poirot,Bella Tanios  ve kocasıyla görüşmeye gider.Bella mirasın kendisine kalmadığı için üzülmektedir.Çünkü o parayı çocuklarının eğitimi için harcamayı düşünmüştür.Bella, Miss Arundell’in ölümünden önce vasiyetnameği değiştirdiğini bilmemektedir.Kocasının sözünden çıkmayan,saf bir kadındır.Daima Theresa’yı taklit eder.Poirot ile görüşmesinde cinayet hakkında birşey biliyormuş izlenimi yaratır.
Poirot,ölmeden önce Miss Arundell’e bakan hemşire ile konuşur.Hemşire, Miss Arundell’in ölmeden önce yeni vasiyetnameyi istediğini ama Miss Lawson’ın ona vasiyetnameyi vermediğini söyler.
Poirot,Miss Arundell’in avukatı ile  konuşmaya gider.Avukat MissArundell’in kazadan sonra yeni vasiyetname yazdırdığını ve bütün malvarlıgını  Miss Lawson’a bıraktığını ama eski vasiyetnameyi de yırtmayıp çekmeceye kilitlediğini söyler.
Poirot bürosuna döndüğünde Dr.Tanios onu beklemektedir.Bella’nın sinir krizi geçirerek evden ayrıldığını,acilen psikolojik tedavi görmesi gerektiğini söyler.Poirot, Bella’yı Miss Lawson’un evinde bulur.Bella cinayeti eşinin işlediğini  söyler.Ayrıca eşinin gerçekleri söylemesinden çekindiği için kendisini akıl hastanesine yatırmak istediğini söyler.Poirot,Bella’yı gizlice Londra yakınlarındaki bir otele yerleştirir.Olayın ayrıntılarını içeren bir mektup yazıp ona ulaştırır.
Ertesi sabah Bella’nın fazla miktarda uyku ilacı alarak öldüğü haberi gelir.Bütün aile köşkte toplanır.Poirot olayların iç yüzünü anlatmaya başlar:Cinayet Miss Arunder’in fosfor ile zehirlenmesi yoluyla işlenmiştir.Doktor bunu anlamamıştır çünkü fosfor zehirlenmesiyle karaciger iltihabı aynı etkiyi göstermektedir.Zehirleme sırasında ortaya çıkan çıkan kokuyu ise doktor algılayamanıştır.Cinayeti Cherles işlememiştir çünkü o yeni vasiyetnameyi görmüştür.Miss Lawson’ın yeni vasiyetnameyi  gördüğü halde gömedim demesi şüphe uyandırmaktadır.Ama o bunları düşünemeyecek kadar saf ve aptaldır.Theresa’nın bahçıvandan yabani ot zehirleri hakkında bilgi almış olması onu şüpheliler arasına almaktadır.Şüpheliler arasına Dr.Donaldson ile Dr.Tanios da eklenebilir.Ama onlar olay gecesi köşkte değillerdir.
Geriye tek kişi kalmıştır:Bella.Kaza gecesi MissLawson’ın gördüğü kişi Theresa değil Bella’dır.Çünkü aynada gözüken T.A.aslındaA.T. yani Arabella Tanios’un kısaltmasıdır.Bella, babasının laboratuorında çalıştığından fosfor ile ilgili bilgisi vardır.Bella halasını merdivende öldüremeyince Miss Arundell’in yemeklerden sonra aldığı kapsüllerin içine koyar.Miss Arundell nasıl olsa okapsulleri yutacaktır.
Bella,Poirot’un cinayeti çözdüğünü anlayınca suçu kocasına atmaya çalışmış ama başarılı olamamıştır.

3.KİTABIN ANA FİKRİ:
İnsan ne kadar kötü durumda olursa olsun suç işlememelidir.Çünkü gerçekler anlaşıldığında sonuçları çok kötü olabilir.
 4.OLAYIN KAHRAMANLARI:
Hercule Poirot :Çok zeki bir dedektiftir.Daima ayrıntılardan yola çıkarak başarıya ulaşır. Meraklı birisidir.Olayları aydınlatmak için hertürlü kılığa girebilir.
Hastings   :Poirot’un yardımcısıdır.Olaylar onun bakış açısıyla anlatılmıştır.
Emily Arundell  :Hiç evlenmemiştir.Babasından yüklü miktarda miras kalmıştır.Çocuğu olmadığı için varisleri kardeşinin çocuklarıdır.Çok zeki bir kadındır.Varislerinin kendisini öldürmek itediğinden şüphelenir.
Theresa   :Değişik bir yaşam tarzına sahiptir.Herzaman çalışmadan zengin olmayı ister.
Charles   :Birçokkez sahtekarlık ve dolandırıcılıktan hapse girmiştir.Halasını ölümle tehtit etmiştir.
Bella Tanios  :Yunanlı doktor Jacob Tanios ile evlidir ve iki çocuğu vardır.Saf bir kadındır. Kocasına kin duymaktadır.Ondan korkmaktadır.Çocuklarının geleceğinden endişe etmektedir.
Minnie Lawson  :Miss Arundell’inbakıcısıdır.Saf ve apptaldır.
Romanda ayrıca Dr.Donaldson,Dr.Grainger,Dr.Tanios,hizmetçi Helen,bahçıvan,Avukat Purvis,ispritizmaile ilgilenen Trip kardeşler,komşu Peabody gibi karakterler vardır.
5.KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:
Olaylar esrarlı birşekilde işlenmiş.Son ana kadar suçluyu bulmak zor.Silik karakterli olan Bella’ya bu rolün verilmesi olayı daha da ilgi çekici hale getirmiş.Olayları anlatan Hastings’in çözüm arayışından uzak kalması bana göre bir hata.

6.KİTABIN YAZARI HAKKINDA BİLGİ:
Agatha Christie    :  İngiliz kadın romancı.Birinci Dünya Savaşı sırasında hemşirelik yaptı.İlk öyküsünü hastanede boş kaldığı saatlerde yazdı.Özellikle1926’dan sonra yazdığı polis romanlarıyla ün kazandı.Ayrıca tiyatro oyunuda yazdı.başlıca yapıtları:  Ackroyat’ın Katili, Şark Ekspresinde Cinayet, On Küçük Zenci

İki Şehrin Hikayesi, Charles Dickens

1.KİTABIN KONUSU:
         Hayattaki büyün zorluklara rağmen kendi onurları ve düşünceleri için mücadele edenlerin hikayesi.
2.KİTABIN ÖZETİ:
1775 yılının Kasım ayının dondurucu bir gecesinde eski ve saygı duyulan Tellson bankasının temsilcisi Mr.Jervis Lorry, bir posta arabasıyla Dover şehrine gider.Orada son günler, Londra’dan geri dönmesi için ülkesine çağrılan Lucie Manette adında güzel bir Fransız ile buluşacaktır. Birlikte Paris’e giderler. Manette ‘nin babası, Dr.Manette,Defarge’lerin meyhanesinin üstündeki küçük bir tavan arasında gizlenmektedir. Dr.Manette Bastille hapishanesindeki bir hücrede tek başına 18 yıl hapis tutulmuştur. Şimdi, ruhsal dengesi bozulduğundan İngiltere’ye mülteci olarak götürülecektir. Lorry ve Luci Manette’nin Paris gezisine Tellson bankasının Jerry Cruncher adında sadık,garip görünüşlü  bir hizmetkârı da eşlik eder.
Defarge’lerin meyhanesi, Paris’teki ihtilalcilerin merkezidir. Eski rejimin baş düşmanı olan Defarge’ler tavan arasını Dr.Manette’ye vermişler ve Dr.Manette de hergün geçmişini hatırlamaya çalışmıştır. Bu arada Bn.Defarge ihtilâl  geldiği zaman ortadan kaldırılmasını istediği bütün aristokratların adlarını içeren garip bir atkı örmektedir.
Lucie ve Jarvis Lorry’nin yaşlı Dr.Manette’yi Londra’ya getirmelerinden beş sene sonra, John Barsad adındaki bir adamın İngiltere aleyhine casusluk yapmakla itham ettiği Charles Darney adındaki bir Fransızca öğretmeninin yargılanmasında bulunurlar. Manette’ler beş sene önce Fransa’dan İngiltere’ye dönerlerken Darney’e vapurda rastladıklarını söylerler.Darney’I parlak bir avukat olan,Sydney Carton kurtarır. Carton sanığa o kadar benzer ki diğer avukat Mr.Stryver,sanığı “tanıyanlar”ın ifadelerini alt üst eder.
Yargılanmadan sonra, Darney ve Carton Manette’lerin mütevazi evlerini sık sık ziyaret ederler.Darney’in St.Evemonde’ler denen bencil Fransız aristokratlarının mirasçısı oldukları anlaşılır.Onlarala hiçbir alışverişte bulunmamaya karar veren Darney Londra’da yaşamaya karar vermiştir.
Parlak fakat istikrarsız biri olan Carton,Mr.Stryver’ın davalarının hazırlanmasıyla görevlendirilirse de çok defa sarhoş olduğundan duruşmalarda hazır bulunamaz.Her iki genç de Lucie ‘ye kur yaparlar.Darney’I seçtiği zaman Carton asil bir hareketle Lucie’nin seçtiği bir kimse için hayatını feda etmeye hazır olduğunu söyler.
Darney ve Lucie evlenirler.Fransa’da ihtilâl patlayıp, ihtilâlciler Bastille hapishanesini basarak mahkumları serbest bıraktıkları zaman, küçük kızları altıyaşındadır.Charles Darney’in amcası St.Evrémondé Markisinin kullandığı arabanın küçük bir çocuğu öldürmesi Fransız köylülerini öfkelendirmiştir.Çocuğun babası Markisi mahkemeye getiremeyince,yatağında öldürmüş ve bunun sonucunda da asılmıştır.





Bir gün İngiltere’deki yeni St.Evrémondé Markisine bir mektup gelir.Darney, mektuptan, ailesinin eski hizmetçisinin ihtilâlciler tarafından hapsedilir.Markis’e müdahale ederek kendini kurtarmasını rica eder.Çünkü tutuklandığı zaman Charles’in emirlerini yerine getirmeye çalışarak halka aile namına tazminat vermektedir.Darney,şerefli bir düşünceyle,Fransa’ya giderek bir şeyler yapmaya karar verir.
Böylece,Paris’e Tellson bankasının bu şehirdeki bir işini yönetecek Jarvis Lorry ile birlikte gider.Darney,şehre gelir gelmez,ülkeye dönen bir aristokrat diye tutuklanır.Haber İngiltere ulaşır ulaşmaz,Lucie ve Manette,yardım için Fransa’ya giderler.Bastille zindanında uzun yıllar hapsediln Dr.Manette, bu olayın damadının kurtulmasına yardımcı olacağını düşünür.
Manette’ler Paris’e geldiği zaman terör rejimi tam bir egemenlik kurmuştur. Kana susamış ihtilâlciler,yaşlı doktora saygı gösteriyorlarsa da,Defarge’lerin St.Evrémondé ailesi mensuplarına besledikleri nefret öylesine derindir ki,Darney mahkeme önüne çıkarılmadan önce,bir buçuk yıl hapis yatar.Bütün bu süre zarfında Lucie kocasını göremez.
Darney ,sonunda mahkeme önüne çıkarılır.Bn.Defarge mahkeme salonunun ön sırasında oturur,şeytani atkısını örer ve Darney’in öldürülmesini ister.Charles, St.Evrémondé’lerle hiçbir alış-verişi olmadığını söyler ve gerçekte ailenin servetinin yıllarca zarar verdikleri halka geri verilmesini emrettiğini söyler. Halkın saygı duyduğu Dr.Manette adının lehine konuştuğu zaman, mahkemedeki dinleyiciler kendisini alkışlarlar.Darney serbest bırakılır.
Mahkeme kendisini serbest bırakmakla beraber,Darney’in Fransa’dan İngiltere’ye gitmesine izin vermez.Manette’ler bu zaferi henüz kutlamamışlardı ki, Darney yeniden tutuklanır.Defarge’ler ve kimliği belirtilmeyen esrarengiz bir tanık onu, halk düşmanlığıyla suçlamıştır. Darney,hücresinde teselli edilemez bir durumda kendisini suçlayanın kim olabileceğini , Lucie’nin eski sadık himetçisi  Bn.Pross , uzun yıllardır görmediği kayıp kardeşini Paris sokaklarında görür.Bu senelerce önce İngiltere’deki mahkemede Darney aleyhine tanıklık yapan hain John Barsad’dır.
Şimdi,Sydney Carton da Paris’tedir.İhtilâlcilerin bir casusu olarak Barsad’la  görüşür. Kendisini, daha önce İngiltere için casusluk yapmış biri diye teşhir edeceği tehtidinde bulunarak, onunla gizli bir antlaşma yapar.
Darney’in yeni mahkemesinde,Mr.Deuarge,St.Evrémonde’ları iğrenç suçlamalarla karalayan  bir liste çıkarır.Adam, Dr. Manetta’yı da, Darney aleyhindeki tanıklar arasında gösterir. Bu önemli belge, ihtiyar doktor tarafından Bastille’deki hapis hayatı sırasında yazılmış  ve ihtilâlciler burasını ele geçirdikleri zaman Defarge,Dr.Manette’nin hücresinde bulmuştur.
Belgede  St.Evrémondé Markisinin dehşet saçan bir suçu nasıl işlediği ve tutuklandığı anlatılmaktadır.Soyluların hukukuna göre Markis Bn.Defarge’in kız kardeşi yoksul bir kızın ırzı geçmiştir.Kız ölüm döşeğindeyken Dr.Manette Evrémondé ailesini lanetlemektedir.
Uzun yıllar unutulan bu belgenin hakimler üzerinde etkisi olur.Bunu yazdığını reddetmesine ve hakimlerden merhamet dilemesine rağmen,Dr.Marnette’nin sözleri göz önüne alınmaz Darney’in atalarının işlediği suçların cezasını çekmesi kanaatiyle 24 saat içinde giyotinle öldürülmesine karar verilir.Fakat yıllardı kendisini terkeden Sydney Carton, şimdi sevdiği kadının kocası adına hareket etmeye karar verir.Şantaj yaptığı Barsad’ın yardımıyla, Barney’in hücresine girmeyi başarır.Kendisi ile elveda içkisi içeceğini söyleyerek Barney’in içkisine uyuştutucu madde katar ve onunla elbiselerini değiştirir.Mahkuma çok benzediğinden Carton,Darney’in adına giyotin altına yatacaktır.


Bu arada Bn.Defarge Lucie’nin küçük kızı da dahil bütün aileyi ihbar etmek için Manette’nin evine gider. Bn.Pross Darney’ler Fransa’dan kaçarken onun onları yakalamasını engeller.Bu sırada Bn.Defarge  Bn.Pross’la boğuşurken kendi silahıyla kendini öldürür.
Tüm bu olaylar olurken Carton giyotine götürülüyordur.İdam anı gelip giyotin düşmeden önce söylediği söz aynı zamanda kitabında sonu olur:
“Şimdiye kadar yaptığım her işten çok daha iyi bir iş yapıyorum.Şimdiye kadar böyle bir huzura kavuşmamıştım.”

            3.KİTABIN ANA FİKRİ:
         Hayattaki bütün zorluklara rağmen kandi onurumuz ve düşüncelerimiz dğrultusunda mücadele etmeliyiz.
4.ROMANDAKİ KARAKTERLER:
Dr.Alexandre Manette: Bir zamanların güçlü parlak doktoru;Bastille zindanında geçirdiği on sekiz sene sonunda hemen hemen yıkılmıştır.
Lucie Manette: Dr. Manette’nin kızı,Darney’in karısı;kocasına ve ailesine bağlı bir kadın.
Charles Darney:St.Evrémondé Markis’ininin ve aristokratların zulmüne karşı cephe alan yeğeni.
Sydney Carton:Kendi kendisini yıkan,fakat parlak bir avukat.
Madam Defarge:Aristokratlardan intikam almaktan başka bir şey düşünmeyen biri.
Bn.Pross:Lucie’nin kaba ve güçlü hizmetçisi ve arkadaşı.
5.ROMAN HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞ:
Usta bir yazar olan Charles DICKEN’ın bu romanı gerçekten okunmaya değer.
            6.YAZAR HAKKINDA BİLGİ:
Charles DİCKENS
1812 yılında Landport’ta doğdu.İngiliz edebiyatının en ünlü yazarlarından biridir.Doklarda çalışan küçük bir memurun oğludur.Çocukluğu sıkıntılar içinde geçti.Babasının hapse girmesi nedeniyle iyi bir öğrenim yapamadı.Küçük yaştan itibaren hayatını kazanmak zorunda kaldı.Bir noterin yanına katip olarak girdi;kendi kendini yetiştirdi.Mizah yanı çok güçlü bir insandı.”Boz” takma adıyla yayınladığı resimli mizah  hikayeleri çok beğenildi.Oldukça üretken bir yazar olarak tanımlanır.Özellikle toplum sorunlarını işledi.Romanda kişiler basit tabakalardan seçilmesine rağmen, davranışları,karakterleri,konuşmaları ile günlük hayatta sık sık rastlanan kişilerdir.Aslında bu kişilerle İngiliz toplumunun düzeltilmesi gereken kurumlarını;sözgelimi borçlu hapishaneleri,fabrikaları,yatılı okullar gibi konuları eleştirmiştir.Bu yönüyle bir sosyal reformcu yazar niteliği göstermektedir.Bu tutumuyla hükümeti harekete geçirmeyi umut ediyordu. Kendisinden sonra gelen bir çok sanatçıyı etkiledi.1870 yılında öldüğü zaman büyük adamlar için ayrılan Westminster Abbey mezarlığına gömüldü.

Kan Ve Onur, Sveva Casati MODİGNANİ

1.KİTABIN KONUSU:New York’un en ünlü avukatıyken ve şehrin belediye başkanlığına talipken ansızın kaybolan ve yıllar sonra sicilya’da bir manastırda rahibe olarak ortaya çıkan bir kadının öyküsü.
2.KİTABIN ÖZETİ:
     New  York Times’ın atılgan muhabiri Mark Fawcett,Palermo’nun Giornale Sicilya gazetesinin istihbarat şefi Gianna Ricci’den aldığı haberle olaya  başlar.
     New York’un en ünlü avukatıyken ve şehrin belediye başkanlığına talipken ansızın ortadan kaybolan ve şu anda Sicilya’da bir manastırda rahibelik yaptığı öğrenilen bu kadınla konuşmayı başarır ve olayı onun ağzından dinler.
     Nancy’nin evinden ayrılışı , dışarda okuması ve avukat olmasının  en büyük nedeni babasını kendi gözü önünde öldürülmesidir.
     Nancy,babasını öldüren adamın simasını sadece arabanın içinden görmüştür.Nancy’nin en büyük amacı babasını öldüren adamı bulup onu öldürmektir.  Bunu artık bir nevi kan meselesi yapmıştır.
     Nancy’nin babası calogero,şehrin en tanınmış otelinde kapı görevlisidir.  Otel sahibinin arabasını kapısını açarken otelin sahibini öldürmesini engelleyerek kendi hayatını feda eder.  Bu olaydan ötürü otelin sahibi yani mafya babası,nancy’i yanına almak ve onu okutmak ister ve aileside buna karşı çıkmaz.
     Nancy hukuk fakültesine girer.  Oradayken sean adında bir kiralık katili sever.  Kiralık katil onun babasının katili olduğunu öğrenir ama nancy bunu bilmez, onu deliler gibi sever sean’de onu deliler gibi sever ve hiçbir şey söylemez.
     Sean bir kaç nedenden dolayı ortadan kaybolur.  Nancy onu unutamaz  ama yaşamaya devam eder.  2 yıl sonra nancy hukuk fakültesini bitirir ve orada karşılaştığı Taylor adındaki biriyle evlenir. Yıllar sonra Sean gelir.  Nancy onu tekrar sevmeye başlar.  Ama gerçekler ortaya çıkar. Nancy’i babasını katilinin Sean olduğunu öğrendiğinde çok acı çeker  ama bunu bir kan meselesi yaptığı için Sean’i öldürür.  Mafya bu olayı kapatır ve nancy hapse girmez.  Ama bu olayı kaldıramaz ve Sicilya’da bir manastıra  gizlice çekilir ve rahibelik yapar.
3.KİTABIN ANA FİKRİ: İntikam aşka galip gelmiştir. İntikam duygusundan dolayı herşey yapılabilir olduğu gösterilmiştir.
4.KİTABIN ŞAHISLARINI DEĞERLENDİRİLMESİ:
NANCY:Olayın kahramanıdır.  Uzun  boylu,zarif ve zayıf bir fiziğe sahip,gür siyah saçları vardır.
SEAN:Mavi gözü ,çok yakışıklı kiralık katil olmasına karşın aşka yenilmiş biri.
TAYLOR:Çok iyi, anlayışlı biri.
5.KİTABIN HAKKINDAKİ ŞAHSİ GÖRÜŞLER:Kitap çok akıcı ve akıl  dolu sözler içeren bir kitap. Bir kızın hayatta neler yapabileceğini anlatıyor.
6.KİTABIN YAZARI HAKKINDAKİ BİLGİLER:Yazar 1931 yılında New York’ta doğdu.1951 yılında  gazetelerde makale ve yazıları çıkmaya başladı. Yazar kan ve onur adlı kitabını çıkardıktan sonra  çok tanınmaya başladı. Yazar 1965 yılında bestseller ödülünü alarak kendini kanıtlamıştır.